Finallerin adamı...

Dünyada 3 kez yılın futbolcusu ödülüne layık görülen. hiç bir zaman terleyip de formasını bile ıslattığını görmediğim ama yaptığı her hareketle, her dahilikle maç içinde, "bu adam dünyanın en iyi futbolcusu" dedirten adam. İlginç bir istatistik takıldı kafama Zidane' la ilgili, sabah sabah. Başlıktan da anlaşılacağı gibi, Zidane gerçekten finallerin adamıydı. 1998 Dünya Kupası finalinde Brezilyayla eşleşen Fransa, oyunun başlarında gol arayarak, ancak iyi top yapıp kale sahasına çok fazla inemeden oyuna hakimdi. Zidane baktı ki arkadaşları yapamıyor, aldı sazı eline ve 27. ve 45. dakikalarda iki güzel kafa golü kaydetti. Kupayı da devre arasında ülkesine getirmiş oldu bir nevi. Son sözü söyleyen Petit olmuştu. Fransa kupayı 3-0 la alırken, Zidane efsaneleşmişti. Yıl 2002 olmuş, Zidane Real Madrid formasıyla Şampiyonlar Ligi finali oynamaya hak kazanmıştı. Rakip Alman ekolünü o sezon en iyi yansıtan takım olan Leverkusendi. Maçın başında karşılıklı gelen gollerle 1-1 devam eden maçta, Zidane yine sahne alıyor ve bana göre "insanlık ayıbı" sayılabilecek bir golle kupayı takımına kazandırıyordu. 2006 Almanyada düzenlenen Dünya Kupası finalinde ise Zidane son kez milli takım formasını giydiğini açıklıyor ve futbolu bırakacağını da söylüyordu. Herkese nasip olacak bir şey değildi son maçının Dünya Kupası finali olması. Rakip İtalyaydı ve daha 7. dakikada Fransa Zidane' ın penaltı golüyle öne geçmişti ancak dakika 19 da Materazzi golü buldu ve 1-1 oldu. 90 dakika böyle tamamlanmış ve uzatmalar oynanıyordu. İlginçtir ki golü atan iki isim Zidane ve Materazzi 110. dakikada karşı karşıya geldiler ve Zidane kendini unutturmayacak olan son hamlesini yaptı. Materazziye kafa attı. Maçın sonucu çok da önemli değildi sanırım artık benim için. Şoktaydım ve Zidane' ı düşünüyordum. Brezilyaya attığı kafa gollerini düşünürken Materazziye attığı kafayla kariyerini tamamlamış olması enteresandı ancak döneminin gerçekten en iyisiydi. O kafa da onu asla unutturmayacak gibi, özellikle yeni jenerasyon için...