İlk yazılarım bu kitaptandı. İş yoğunuğundan yavaş yavaş okuyabiliyorum. Okudukça bana ilginç gelen noktaları da paylaşıyorum.
Claudio Riberio, Pele’den sonra en çok tanınan siyah Brezilyalı imiş. Ancak o bir futbolcu değil, taraftar. Tirbünlere renk katan bir simaymış. 1978’de bir oyuncakçıda işe girmiş ve Arjantin’deki Dünya Kupası’nı izlyecek parayı biriktirince işten ayrılmış ve Buenos Aires’in yolunu tutmuş. Daha sonra da hiç bir Dünya Kupası’nı kaçırmamış. İşin ilginç yanı ise bu seyahatler için parayı “sponsor”larından kazanıyormuş. Giydiği Brezilya formasının üzerine reklam alıyormuş ve renkli bir kişi olduğu için TV ve gazetelerde yer alarak sponsorlarına fayda sağlıyormuş.Yani “profesyonel bir taraftar”mış.
Günümüze geldiğimizde ise kulüpler taraftarlarına böyle bir imkan tanımıyor. 80 küsur lira veriyorsunuz ve ayaklı bir reklam panosu gibi geziyorsunuz. Formanın ön tarafındaki ve kolundaki reklamlara bir şekilde alışmışız ki gözümüze batmadı bugune kadar. Ancak sırtta tek başına yer alan reklam bizim için yeni. Üstelik Ülker gibi bazı insanların siyasi nedenlerle sevmediği bir reklam. Bu durumda kulüp sevgisi ile yaşam tarzı çarpışıyor. Üstelik dediğim gibi reklam yapmak için para öder duruma düşüyorsunuz. Kulüplerin bu konuyu gözden geçirmelerini, sahada futbolcular üzerindeki reklamlar bir yana, taraftarına sattığı formalarda reklam bulundurmamaları gerekiyor diye düşünüyorum.
Kayserispor 1-5 Galatasaray, 2024 yılı içerisinde ligde 2.75'lik puan
ortalaman var
-
Maçın büyük çoğunluğunda "sezonun en kötü futbolu" dersin ama gün sonunda 5
gol atıp, çok daha fazlasını kaçırıyorsun. Türkiye Ligi'nin ortalamasının
ço...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder