100 yıllık tarihi geride bırakacak olmanın verdiği heyecanla başlanmıştı herşeye... Hedefler belirlenmiş, gelecek planları yapılmıştı. Ancak ligin ilk yarısında, istekleri bir türlü gerçekleşmiyor, aldıkları 3 galibiyet 5 beraberlikle de galibiyete hasret bir görünüm çiziyorlardı. 100.yıl aşkı o kadar sarmıştı ki onları, profesyonel bir takımın ligden ihracını bile bile, takımlarını güçlendirmek adına, Ankaraspor'u feda etmişlerdi. Herkesi şaşırtması bir yana, bu kararı alanın kim olduğu yönünde çıkan- başkan vs onursal başkan- haberlerle yıkılıyor ve gelişmeleri heyecanla takip ederkende Ankaraspor'a yüreğimiz buruk "Elveda!" diyorduk.
Yaptıkları Vassel transferi onların gelecek hedeflerinin zillerini sonuna kadar çalıyor ve herkesi heyecanlandırıyordu ama sonuçlarsa tüm hevesleri kursakta bırakıyor, tüm umutları yeşermeden kurutuyordu. Tüm bu olumsuzlukların 100.yıla damga vurmasını istercesine yapılan yanlışlara ise"devam" denmesi, hepimizi şaşırtmakla beraber sezon sonuna kadar yapılacakların güvencesini vererek bizi heyecanladıran tek şeyin, -yapılan skandal olaylar, transferler yada bencillikler- futbolun çok önlerinde akıllarımıza kazınması ise üzücü olmaktan öteye gidemiyordu. Darius Vassel'in bir elinde çekçek bavulu, diğer elinde Atatürk portresi ile yönetim tarafından, kaldığı otelden atılma haberini duyduk. Niye alındı, niye gönderiliyor tartışmaları yapılırken, Darius sahada formasını terletmeye devam ediyor ve bizde olan bitene, daha önce olduğu gibi anlam veremiyorduk. Derken çok da başarılı diyemeyeceğimiz bir karne ile yarı yıl tatiline gittik.
Transfer dönemine, ilk yarının başında kaldığı yerden devam ediyordu yönetim. Önce Geremi, sonra Vittek, Rothen, Sapara derken belki de gelmiş geçmiş en iyi kadroyu-her ne kadar 2 takım karması olsada- kurmuştu. Sanırım takım fotoğrafını karşısına alıp oturduğunda, Melih Gökçek, pardon Ahmet Gökçek, bulunduğu durumdan oldukça gurur duymuştur. Ne var ki, bizi alıştırdıkları hislerle biz yine karşı karşıya kalıyoruz. İkinci devrede 26. hafta maçları oynanıyor. Aktif Karne: 1 galibiyet, 6 beraberlik ve toplamda 9 puan...
Artık Daha "Güç"lü adlı yazımda bahsetmiştim. Premier Lig'de ara transfer dönemi başladığından bu yana yapılan tüm ara transferlerin sadece %8'i olumlu olmuş. Bu araştırma gözönünde olursa, evet yapılan onca yıldız olan-olmayan transferin "Aktif Karne" de katkılı olamamaları doğal diyebiliriz. Ancak bir de madalyonun öbür yüzüne bakmak lazım. Jo, her ne kadar büyüleyici olmasa bile, kaydettiği 3 gol ve gösterdiği performansı ile gelecek vaad ediyor açıkcası.-Denizli'de 61. dk.da attığı golle galibiyeti getirdi.- Örneğin, benimde kendisini beğendiğim bir oyuncu, Marek Sapara, henüz gol kaydedememiş. "Umarım gelecekte sarf ettiğim tüm bu sözler için pişman olurum" temennimi de söylemeden edemeyeceğim.
Harcanan paralar, verilen vaadler, kazanan O'nlar, kaybeden TARAFTAR.
İstemeden tezahüret gibi bir şey de yazmış gibi oldum.
Haydi bakalım Ankaragücü, yaptığın onca skandaldan sonra, transferden sonra kalan 9 haftada yeni sezon için umutlanalım. Taraftarı olmasam dahi, sıkı bir Ankaragücü takipçisinden bitirici temenni...
3 yorum:
Lemerre transferini de unutmamak lazım:)
hepsi tek bir şeye işaret ediyor. türk futbolunun en büyük sorunsalı olan: "yönetim beceriksizliği yahut baisretsizliği yahut plansızlığı"
lemerre ve ümit özat..
oyuncular ve yönetime değinmekten onlara sıra gelmemiş:)
Yorum Gönder