Öncelikle Arsenal-Porto maçını gösterdiler ve baş döndürücü oyunla Arsenal maçı 5-0 kazanırken, Portonun ikinci yarı başındaki az da olsa etkili oyununun dışında varlık gösteremediğini anlattı bize bu özet görüntüler.. Bu etkili oyunu da Nasri nin inanılmaz golü bozunca, zaten olanlar olmuş…
Ardından beklediğimiz asıl maça geçtik; Fiorentina bize göre haksız olarak Almanya da 2-1 yenildiği B.Münih ten rövanş alma çabasındaydı. Nitekim, maça da böyle başlamışlar. Özetleri izlerken, kafamda canlanan şey, Türk takımlarının arada bir de olsa, ilk maçı dışarıda oynadıkları güçlü rakiplere karşı, deplasmandan avantajlı bir skorla dönüp de, sahasında turu kazanmaya çalıştıkları maçları hatırlattı bana bu maç. Mesela, bu sezon; Fenerbahçenin Lille deplasmanından 2-1 mağlubiyetle, Galatasarayın A.Madrid deplasmanından 1-1 beraberlikle dönüp, içerde verdikleri savaşı kaybetmeleri gibi.. Ya da geçen sezon, Hamburg deplasmanından 1-1 ile dönen Cimbom un, Sami Yen de 2-0 öne geçip, sonucunda yine elenmesi gibi.. Lucescu döneminde UEFA Çeyrek Finalinde, Lazio ya Roma da 1-0 kaybeden Beşiktaşın İstanbulda yarı finali görememesi gibi.. Sonuç itibariyle, Fiorrentina 2-0 öne geçti, ancak kale ağzına yaklaştırmayan Fiorentina savunmasını aşamayacağını anlayan Bayern Münih, Van Bommel in ceza sahası dışından attığı golle, maçı uzatmaya götürecek skoru yakaladık derken, Jovetic in golü, ibreyi yine Fiorentina ya çevirdi.. Bu kez de bir dakika içinde, Robben yine ceza sahası dışından öyle bir gol attı ki…
Türk takımları ile yapmış olduğum onca kıyaslamadan sonra son bir şey eklemeden de yapamayacağım. Biz rövanş maçlarını hiç kazanamadık ki; yenilgiyle ya da beraberlikle elendik hep.. Son hatırladığım, en bariz hatırladığım daha doğrusu, Milli takımın İsviçre yi 4-2 yenip gidemediği Dünya Kupasıydı… Ama Fiorentina, kazanmayı başardı en azından, ama ben taraftarı olsam, “Yenilsek daha iyiydi” demekten de alamam kendimi, yazık oldu, çok yazık olmuş gerçekten de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder