
Aslında konu, futbolun çok daha dışına çıkarak siyasete dönüşüyor bu noktada. 60'lı yıllardan beri, dönem dönem yaşanan göler sonu, 2010 yılının günlerini yaşadığımız şu günlerde, sülalesinde Almanya'da yaşayan bir akrabası olmayan aile kalmamıştır sanırım. Bu açıdan, gerek futbol gerekse de diğer iş kollarının birçoğunda bu ve buna benzer sıkıntılı konuşmalar dönemi yaşanmıştır.
Yakından takip ettiğim FourFourTwo dergiside bu konuda güzel çalışmalar yapıp, çok başarılı yazılara imza atmışdı. Derwall döneminde Galatasaray'da yaşanan "Gurbetçi" dönemininden tutunda, Dünya Kupası sonrası Yeni Mesut'lar adlı gelecek vaad eden Gurbetçi oyuncuları ele almışlardı. O yazılarda dikkatimi çeken ortak nokta, oyuncuların hangi Milli Takım'da oynamayı seçtiğinin de belirtilmesiydi. Şuan ki konuşulanlardan da beraber ortak bir tümevarım yaptığımızda, DK'da Mesut uğruna Almanya destekleyişimiz, ülkece Barca sempatizanlığından Mesut'un Real'a transferi ile artan Real sevgisi ve buna benzer birçok örnekten sonra Mesut'un Türkiye maçında gol atması dahilinde "Vatan Haini" ilan edilmesinin dile bile getirilmesinin aslında ne kadar gafil bir durumda olduğumuzun açık bir göstergesi.

Arda'nın milli takım kampında, Mehmet Topal'ın Valencia antremanında sakatlandıktan sonra, orta sahada önemli oyuncularını kaybeden takımımızda, aslında konuşmamız gereken daha önemli konular olduğu bir ortamda, olmayan Mesut&Nuri savaşını gündeme getirmek bence futbola haksızlık olacaktır. Zaten son demeçlerde hem Mesut hemde Nuri, çok iyi arkadaş olduklarını ve bu konuşmaların doğal olduğu fakat ikisininde sadece futbol oynamak istediği ve buna konsantre oldukları" yönündeki açıklamaları aslında birçok şeyi bitirmeye yeterli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder