23 Kasım 2010 Salı

Anadolu Devrimi, Uefa Kupası ve Tesadüfler


Bursaspor’un şampiyonluğu, geçen hafta Kayserispor’un maç fazlasıyla lider olması ve
gerçek(?) lideri Bursaspor-Trabzon maçının belirleyecek olması, üç büyüklerin şu günlerde
puan tablosunda aldığı yer gibi unsurları gözönüne alınca futbolseverlerin aklına takılan soru
doğal olarak Futbolumuzda bir devrim mi oldu? oluyor.

Tabi bunun arkasından, bakalım bu durum kalıcı olacak mı gibi bir soru geliyor. Devrim oldu
demek için kalıcı olmak şart ne de olsa. Benim takıldığım nokta ise kalıcı olmaktan kasıt ne?
Her sene bir Anadolu Takımının şampiyon olması mı?

Belki de devrim çoktan oldu da bu onun sonucu. Bursaspor’un şampiyonluğu devrimi
perçinleyen olgu belki de. 2000 li yılların ortalarında 3 büyükler ligde hep ilk 3 sırayı alsa
da, son iki sezonda Sivasspor’un önce diğerleriyle aynı puanda olup da 3 lü averaj nedeniyle
4., ertesi sezon 2. olması ve arkasından gelen Bursaspor şampiyonluğu. Belki de devrim
havuzdan ligdeki sıralamaya göre pay almaktı. Kimbilir..Yoksa ben Fenerbahçe kendi
evinde berabere kaldığı için gelen şampiyonluğun bir devrim olduğuna inanmıyorum. Ama
bu durumun Anadolu Takımlarında oynayan oyuncuların “bizi şampiyon yapmazlar abi!”
düşüncesini kırdığını da kabul etmek lazım.

Zamanında Aziz Yıldırım’ın Galatasaray’ın UEFA kupasını almasını tesadüf olarak
nitelemekle aynı durum aslında bu. Bir yerden baktığımızda 4 sene üstüste aynı Hoca’yla
çalışıp, kaliteli yabancı transferler yapmak ve iskeleti koruyup, takviyelerle takımı
güçlendirmek bir tesadüfün ötesinde gözüküyor. Tabi insan ya şampiyon olunamasaydı Fatih
Terim 4 sene görevde kalır mıydı diye sormaktan kendini alamıyor. Varsayımlar üzerine
konuşmayalım. Uefa başarısından sonra Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamak da
gelişimin –ya da devrimin- sağlamlığının kanıtı olabilir. Ama madalyonun öbür yüzüne
bakıldığında, o günlerin sonlandığını ve Galatasaray’ın bir “karşı-devrim”e uğradığını
söylemek de gerekiyor sanırım. Ancak o gün doğru işler yapanların, doğru isimleri biraraya
getirip takımdan yüksek verim alanların yaptıklarnı tesadüf olarak nitelemeyi de asla doğru
bulmuyorum.

Bugüne geldiğimizde de durum aynı. Şimdi Bursaspor ya da bir başka Anadolu Takımı
şampiyon olamazsa bu devrim değildir mi diyeceğiz? Devrimi, 10 küsur senedir kulüp
başkanlığı yapanların, 4 senedir sportif direktörüm diye dolananların Sportif Başarı anlamında
bir plan, program, strateji oluşturamamasını bir yana bırakıp bundan sonra Anadolu
Takımlarının şampiyon olup olmamasına mı bağlayacağız ?

Yani bence asıl soru, Bursaspor’un şampiyonluğunun devrim olup olmadığından ziyade
Futbolumuzu karşı-devrim’den koruyabilecek miyiz yoksa koruyamayacak mıyız olmalı..

1 yorum:

Marat dedi ki...

yine yorum alamadık iyi mi