Avrupa maçlarında bir evinde bir deplasmanda üstüste aynı takımla oynamak yaramıyor bazen takımlarımıza. Bursa böyle bir Man. UTD. geçirdi son dönemde, BJK'de ilk yarı itibariyle bir Porto. Fakat bu gecenin özeti Bobo'nun o inanaılmaz şutu, Nihat'ın la Liga esintili golü ve Ersan Adem Gülüm olmuştur.
İlk yarı sıkıntılıydı geçti temsilcimiz adına, özellikle orta saha da yoklukları oynuyordu Beşiktaş. Bobo sol çizgiden top alıp içeriye giriyor, Tabata forvet arkası mevkisine oynamaya çalışıyor-sahi bugün İlker Yasin'in Tabata dediğini duydunuz mu maç anlatımında?-, Nihat'sa uzun süredir oynadığı sağ iç forvet mevkisinde topla buluşamıyor, aldığı toplarıda ya çalımda kaybediyor yada pas hatası yapıyor. Savunmada ise işler iyi olmasa bile, sırıtmıyor herhangi bir parça. Toroman'ın maça mçıkarkenki yüz ifadesinden bu gece bir tersliğe yol açacağını farkediyoruz ama dilimiz varmıyor söylemeye; Aurelio bildiğimiz Memo, ayakları sağlam basıyor yere; Ersan'sa biraz bocalıyor ilk yarı, tabi heyecanlıda Porto'ya karşı oynamaktan ama ayakları en sağlam basan oyuncu olamktanda geri kalmıyor. Porto cephesinde işler tıkırında. İleride çoğalamayan, pas yapamayan BJK'yi savunmada zorlanmıyor birde Hulk canavarına topu iletip tehlike yaratıyorlar. Buna rağmen gol bulamadılar aslında. Penaltı pozisyonuna pek bir yorum yapmak istemiyorum. Hakan'ın bu tür hata(!)larına alıştık artık. Rüştü'de buna benzer şeyleri yapardı. Abisinden öğreniyor herhalde deyip geçiyorum.
İkinci yarıda ise Tabata'nın çıkışı biraz daha rahatlattı gibi takımı. 10 kişi oynamaktan daha bir 11 kişiye oynamaya döndüler. İ.Üzülmez'İn tecrübesi ile 10 kişi kalan Porto Hulk ile yakaladığı pozisyonu şımarıkca harcayınca baskıyı artırdı o dakikadan sonra BJK. Fatih Akyel misali, sağdan bindirmelerle öne çıkan Hilbert, orta yapma konusunda biraz daha becerikli olsaydı o bir kaç ataktan 2 gol çıkarabilirdi takım. Fakat sonra sahada bir an Hami Mandıralı'yı gördük. Böyle anlık bir görüntüydü, sağ çaprazdan topa vurup kaçtı sanki. Evet Nihat'ın füzesinden bahsediyorum. La Liga esintili olsada bizin Hami'yle alışık olduğumuz o füze. Gerçektende harika bir goldü. Dilerim Nihat devam eder artık, çünkü performansı fazlaca inişli-çıkışlı olmaya başladı. Füze füzeydi ama, Bobo'da birşeylerin sinyalini vermeye çalışıyorda yakın dakikalarda, hızlı bir atakta soldan aldığı topu, sağdan hızla kaçan Holosko'ya vermek yerine kaleye göndererek. Zaten bu mesajdan sonra yapcağını yapıyor, yüksek gelen topu orta saha çizgisinin oralardan yumuşatıp, harika saklayıp, müthiş bir şut çıkarıyor ama adi üst direk, gol diye havaya zıplayanları havadaki maksimum yükseklikte yakalıyor. Balkondan atlamaya koşanları kapıdan döndürüyor adeta. Gerçektende son yıllarda izlediğimiz enfes hareketlerin başında geliyor Bobo'nun "o" şutu.
Dedik ya Toroman'ın surati bir meymenetsizdi diye, sonra o meymenetsizliğin sonucunu görüyoruz hep beraber. İlk yarıda nedensiz kaymalarından birinde gördüğü sarı kartı, devre arasında uyarılmadığından ikinci yarıdada devam ederken, Guti'nin avantaja bıraklıan faulünden gaza gelen Toroman basıyor Portoluya. 10 kişi kalıp, pres yiyen Porto rahatlıyor. Maça tekrar ortak ediyor Toroman onları. Fakat bir Ersan var ki sahada! Ne desem ona, ne yazsam, ne methiyeler düzsem bilemiyorum.
Orta sahadan BJK defasının arkasına doğru atılan topta, topu kontrol edip, Hakan'ın üzerinden kaleye gönderen Porto'lu gol sevincini yaşarken, sahneye aynen çocukluğumuzda deli divane izlediğimiz Tsubasa çizgi filminde ki Makabayashi(böyle mi yazılıyor bilmiyorum) misali çıkacak Ersan'ı hesap edemedi. O kadar net çıkıyor ki top çizgiyi geçmeden, onlarca yıl konuşulan Ahmet Çakar'ın vermediği iptal ettiği gol sonrası çıkan teknolojik aletlere gerek olmadan, TV'den çıplak gözle görüyoruz netliği. Tebrikler Ersam Adem Gönlüm.
Defansıf açıdan, kişiye özgü olmadan Beşiktaş'ın genel sorunu, uzun topları arkaya fazlası ile kaçırıyorlar. Buna hem yapmaya çalıştıkları ofsayt taktiği hemde öndeki savunma kurgusu neden olabiliyor ama, içerdeki Porto maçının sonucunu etkileyen en önemli sorundu bu. Bu gecede ayyuka çıktı aslında, Falcao ile Porto pozisyonlar buldu ve birinde penaltı kazandı. Genel açıda Beşiktaş'ın bu kurgu üzerine daha fazla çalışması gerekiyor.
Fakat sonuçta İnönü'de yenilen Beşiktaş'da, Portekiz'de berabere kalan Beşiktaş'da (ikinci yarı itibari ile) zevk veren bir futbol oynadı rakibine karşı. 10 puanlı Porto ile, 7 puanlı Beşiktaş arasında ise sadece bir galibiyetlik bir fark var. Artık kalan maçları kazanıp, puan kayıpları ile birinciliği kovalamak lazım. Sonuçta pek anlamasamda Avrupa Ligi'nin konsepti ile her galibiyet yada beraberlik her neyse işte ülke puanı demek, tur geçmede keza öyle.
Puan farkını 8'e çıkartmak ufukta ve psikolojik eşik de buralar
-
Kayserispor maçı bilmem kaç yılın en önemlisi. Puan farkını 8'e çıkartmak
ufukta ve psikolojik eşik de buralar. 8 - 10 puan dolaylarında gezen fark,
rak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder